300 yıl geriye gitmek

Haberin Devamı

Bu günlerde sürekli Oxford Üniversitesi’nden aldığım Politik Felsefe dersleri geliyor aklıma. Beş ay boyunca, uzaktan da olsa, bu kadar önemli bir konuyu, üstelik İngilizce çalışmak ve iki ayrı tez hazırlayarak sertifikaya hak kazanmak sandığımdan çok daha zormuş itiraf etmeliyim. Her katılanın sertifika almaya hak kazanamadığı düşünülürse, katılanları nasıl zorladıklarını anlamak mümkün... Açıkçası bu eğitimi almaya karar verdiğimde içeriğini çok da iyi bilmiyordum. Şimdiyse, politika ve siyasetin dayanması gereken felsefeyi özümsediğimiz bu eğitimi sık sık düşünüyorum, nedense...
‘Gelenek ve Otorite’den Kurtulmalı’
Politik ve Siyasi düşüncelerin nasıl oluştuğu, neye dayandığı ve nasıl şekillendiğini baştan sona anlatan eğitimde öne çıkan bazı siyasi figürler de vardı. Biri de 18. yüzyılın en önemli düşünürlerinden İngiliz filozof John Locke idi. Locke, gelenek ve otoritenin her çeşidinden kurtulmak gerektiğini, insan hayatına ancak aklın kılavuzluk edebileceğini söylediği için ayrı bir hayranlığımı da kazanmıştır, söyleyeyim...
Locke, düşünce özgürlüğünü ve eylemlerimizi akla göre düzenlemek anlayışını yayan ilk düşünür olduğu için Avrupa’daki aydınlanma ve Akıl Çağı’nın gerçek kurucusu olarak kabul ediliyor. Locke’un birçok önemli düşüncesi var siyaset ve devlet kavramlarıyla ilgili. Ama ben size bir yaklaşımından bahsetmek istiyorum. İçimden geldi...
Kuvvetler ayrılmazsa...
Locke’a göre devlette üç erk bulunur. Bunlar; yasama, yürütme ve federatif güçtür. Yasama erki, en üstün güçtür ve toplumu ve toplumu oluşturan bireyleri korumak amaçlı yasalar koyar. Bu yasaları uygulamak için bir de yürütme erkine ve dış tehditlere karşı da federatif bir güce ihtiyaç vardır.
Yasama gücü, toplum içerisindeki bir bireye, başka bir bireyin zarar vermesi halinde cezalandırma yetkisine sahiptir. Aynı zamanda da hangi suçlara hangi cezaların verileceğini belirlemekle görevlidir. Kanun yapmak için halk tarafından seçilen kişiler, kanunu yaptıktan sonra kendi yaptıkları kanunlara, toplum içerisindeki diğer tüm insanlar gibi boyun eğerler. Bu yasaları uygulamaya koyacak güç ise yürütmedir. Bu şekilde, yasama ve yürütme gücü birbirinden ayrılmış olur. Daha çok Montesquieu ile anılsa da Locke’un ‘Kuvvetler Ayrılığı’ nda yasama ve yürütme güçlerini birbirinden ayırması, her iki gücün üzerlerine düşen görevleri kişi haklarına ve yasalara uygun olarak yapmalarını sağlamak amacından kaynaklanır.
Adamlar bunları 18. yüzyılda çözmüşler... Yani, bunun aksi bir durum 3 yüzyıl geriye götürür.
Ama galiba bazılarının istediği de bu, ne dersiniz?

Haberin Devamı

300 yıl geriye gitmek

Haberin Devamı

BU ÜLKEDE ÇOCUK OLMAK
Henüz 12 yaşında gelin olmak, 14’ünde 2 çocuk doğurup ölmekse, 6 yaşında kağıt toplarken ezilmekse, henüz 40 günlükken soğuktan donarak ölmekse, tacize uğrayıp kendi suçunmuş gibi susturulmaksa, gelecekle ilgili umutsuz olmaksa; bu ülkede çocuk olmak yasaklansın...

SİYASETTEN UZAKLAŞMAK
Sevgili Deniz Sipahi yazmış dün... Yaşananlarla siyasetten iyice uzaklaşıyorum diye... Düşünüyorum da zaten istenen bu değil mi? Aklı çalışan, muhakeme edebilen, eğitimli insanları siyasetten iyice uzaklaştırıp, meydanı boşlayıp istendiği şekle getirmek... Ben tam tersine inanıyorum o yüzden... Ne kadar sevimsiz olsa da siyasetten uzaklaşmamalı, yakınlaşmalıyız belki de. Ve onu gerçekten sevimli, kolay ve topluma yararlı hale getirmek için uğraşmalıyız... Başka çaremiz var mı?

Yazarın Tüm Yazıları