3 Ekim’de müzakereler başlar ama

Avrupa Parlamentosu’nun der gibi aldığı tavsiye niteliğindeki ama radikal kararlar, ortalığı iyice kızıştırdı. Yani Hıristiyan demokratların parlamentoda ağırlığını koymasıyla işler iyice arap saçına döndü.Şimdi Avrupa Parlamentosu’nun aldığı tam üyelik için ‘Ermeni soykırımını tanıma’nın önşart olması ve protokolün önce TBMM tarafından onaylanmasına ilişkin kararları, uzun süre tartışacağız. Tabii ki bu kararları herkes kendi tarafından çekiştirecek.Şurası açık ki; müzakerelerin başlamasına yaklaştıkça AB organları ne kadar sıkıntılı konu varsa hepsini ortaya koymaya, şimdiye kadar sözünü etmedikleri taşları eteklerinden dökmeye başladı. Aslında AB organlarındaki dağınıklık, tüm taşların dökülmesine neden oluyor.Peki sıkıntı olur mu, bütün bu gelişmeler 3 Ekim’de müzakerelerin başlamasına engel olur mu derseniz, henüz o aşamada değiliz. Yani Avusturya’nın inatla dile getirdiği ’imtiyazlı üyelik’ gibi çok radikal maddeler gündeme gelmediği takdirde, hálá işin yürüyebileceğini söylemeliyiz. AB’nin o kadarına cesaret edebileceğini de sanmıyoruz.Zaten imtiyazlı üyelik halinde AB ile müzakerelerin sürdürülmesi imkansız hale gelir. Ancak mevcut şartlarla da başlasa, müzakerelerin sağlıklı yürüyeceğini söylemek mümkün değil. AB kendi içinde kendini yeniden tartışmaz, bugünkü gibi kaos devam ederse zaten AB’den fazla hayır gelmeyeceği de ortada. Ancak böyle gidemeyeceği de açık.Peki, hükümet bu şartları kabul edecek mi? Bizce imtiyazlı ortaklık maddesi metinlere girmediği takdirde, AKP Hükümeti 3 Ekim’de müzakerelere başlayacak. Avrupa Parlamentosu’nun aldığı kararlar için Dışişleri çevreleri, ‘Zaten daha önce de Ermeni meselesi için Avrupa Parlamentosu böyle karar almıştı, bunun bir bağlayıcılığı yok’ diyor. Protokolün önce TBMM’de onaylanması konusunda ise zaten bunu daha önce hükümetin söylediğini Türkiye’nin karşı protokolüyle birlikte ek protokolün TBMM’ye getirileceğini, ne zaman konuşulacağına ise TBMM’nin karar vereceğini söylüyorlar. AB, İÇ SİYASET MALZEMESİHükümet ‘imtiyazlı ortaklık’ gibi hiç kabul edilemez maddeler olmadığı takdirde, tam üyelik müzakerelerine başlama eğiliminde. Ancak doğaldır ki; son ana kadar pazarlıkları sürdürecekler. Son ana kadar inişli çıkışlı bir süreç olacak ve sonuçta 3 Ekim’de bizce müzakereler başlayacak.Başlayacak ama daha önceden de öngörüldüğü gibi 3 Ekim sonrası zor olacak süreç, son günlerde Avrupa organlarında alınan bu kararlarla giderek daha da zorlaştırılmış oluyor.Her şeyden önce Avrupa bu hareketleriyle Türkiye’deki AB karşıtlarının eline yeni kozlar veriyor. Hükümet elbette, Ermeni meselesinde de Rumlar’a hava ve deniz limanlarının açılmasında da iç kamuoyundan büyük tepkiler alacak ama buna rağmen 3 Ekim’de müzakerelere başlayıp, daha sonra zaman içinde bu sorunları halletme eğiliminde.Bu arada önümüzdeki pazar günü MHP’nin yapacağı mitingin bir AB karşıtı boy gösterisine dönme ihtimalinden sözediliyor. 500 bini aşacak kalabalığın garanti edildiği kaydedilirken, bu gösterinin ardından iç kamuoyunda AB’ye dönük eleştirilerin artacağı varsayılıyor.Uzun lafın kısası; AKP Hükümeti başka bir yol olmadığını düşünerek, sonuna kadar dirense de, sakıncalı maddelere rağmen AB ile müzakerelere başlayacak. Muhalefet ise AB tarafından giderek artırılan sorunları kullanarak, yeni bir siyasi baskı hareketi başlatacak.Yani önümüzdeki dönem iç siyasetteki çatışmaların ısınma ihtimali yüksek ve AB ile başlayacak müzakereler, iç siyasette yoğun olarak kullanılacak. Umarız bütün bu siyasi çalkantılar Türkiye’nin AB hedefinden uzaklaşmasını sağlayacak boyutlara varmaz.Piyasaları ise yeni bir tartışmalı siyasi süreç, yani iniş çıkışlar bekliyor.
Haberin Devamı

Yazarın Tüm Yazıları