28 Şubat paşaları masada

GEÇEN pazar saat 13.30’da Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nın Dolmabahçe Salonu’nda bir öğle yemeği vardı.

Yemeğin konuşmacısı Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’di.

25 kişilik yemek masasında iki gazeteci bulunuyordu.

Bu gazeteciler Hürriyet’ten Tufan Türenç, Cumhuriyet’ten Leyla Tavşanoğlu’ydu.

Tavşanoğlu önceki gün, Türenç de dün köşelerinde bu yemekte yapılan konuşmayı yazdılar.

Konuşma Demirel’in her zamanki performansını yansıtıyordu.

İçinde devlet tecrübesinin getirdiği önemli dersler bulunuyordu.

* * *

İki gazeteci arkadaşımız, Demirel’in konuşmasını güzel bir şekilde özetlediler. Ben o yemeğin, konuşma dışındaki yazılmayan atmosferini anlatayım.

Yemeği Marmara Grubu düzenlemişti.

Organizasyonu işadamı Başaran Ulusoy yapmıştı.

Salona dört köşeli tek bir masa konmuştu.

Benim dikkatimi en çok bu masa etrafındaki altı davetli çekti.

Çünkü o gün masada 6 emekli komutan yer almıştı.

Bu komutanlar şunlardı.

Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fikret Boztepe, eski Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç, eski Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Necdet Timur, eski Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan, eski Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon’du.

Bunun neresi ilginç diye sorabilirsiniz.

Ben bu tür çok yemeğe gittim.

Ama orgeneral düzeyinde bu kadar çok emekli komutanın katıldığı bir yemeğe çok sık rastlanmaz.

Bu komutanların çoğu Demirel’in cumhurbaşkanlığı döneminde görev yapmıştı.

Hemen hepsi 28 Şubat’ta gönül birliği etmişti.

Hemen hepsi laiklik konusundaki hassasiyetleriyle tanınan askeri kişiliklerdi.

Bu özelliklere sahip altı emekli orgeneral bir araya gelince elbette insanların dikkatini çekiyor.

Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Demirel, konuşmasında çok çarpıcı bir sayısal bilgi verdi.

Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Doğu kökenli 200 milletvekilinin bulunduğunu söyledi.

Buna yakın bir rakam, bundan önceki Meclis için de telaffuz edilmişti.

Ama 200 rakamı gerçekten büyük ve hepimiz için çarpıcı bir gerçeği ifade ediyor.

* * *

Demirel ‘Doğu kökenli’
deyimiyle neyi kastediyor?

Eğer bu kelimeler ‘Kürt kökenli’ anlamına geliyorsa, Türkiye’nin temsil yapısında çok ciddi bir çarpıklık var demektir.

Çünkü bu rakam, Meclis’in tüm milletvekillerinin yüzde 36’sı ediyor.

Oysa bugüne kadar Kürtlerle ilgili verilen en abartılı ve uçuk rakamlar bile yüzde 20’yi geçmiyordu.

Demek ki Türkiye’nin ‘Doğu kökenli’ insanları, sahip oldukları nüfus ağırlığının iki katından fazla bir temsile sahip.

Bu rakama böyle bakınca sinirlenebilirsiniz.

Ama bu bambaşka bir gerçeği temsil ediyor.

Bu milletvekillerinin hepsi Doğu illerinin milletvekili değil.

Aralarında Türkiye’nin öteki bölgelerinden, belki İstanbul’dan, İzmir’den, Ankara’dan, Antalya’dan, Bursa’dan çıkmış milletvekilleri de olabilir.

Çünkü Türkiye’nin Kürt nüfusunun asıl büyük bölümü bölgede değil, dışarıda yaşamaktadır.

PKK’nın yaktığı provokasyon ateşi, işte bu yüzden çok tehlikelidir.

Bu ateşe benzinle koşanlar, 28 Şubat komutanlarının katıldığı öğle yemeğinde konuşulanlara dikkatle kulak vermelidirler.

O sözler tutanakta yok

DÜN sabah saatlerinde Başbakanlık Sözcüsü Akif Beki aradı.

Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin, arkadaşımız Yalçın Doğan’a söylediği ve benim de dün köşeme aldığım sözünü araştırıyorlarmış.

Talabani, ‘Öcalan nasıl oluyor da hücresinden savaş emri veriyor’ diye sormuş ve Başbakan Erdoğan da buna ‘Bu demokrasi’ cevabını vermişti.

Beki, Erdoğan’ın Talabani’ye böyle bir şey söylediğini hatırlamadığını söyledi.

Ama yine de Dışişleri arşivini araştırdıklarını belirtti.

Öğleden sonra bir daha aradı.

Erdoğan, Talabani ile 19 Kasım 2003 tarihinde, Irak Geçici Yönetim Konsey Başkanı iken konuşmuş.

O görüşmenin tutanaklarını incelemişler. Başbakan’ın böyle bir şey söylemediğini tespit etmişler.

Kısaca Akif Beki, Erdoğan’ın bu sözleri söylemediğini kesin bir dille ifade etti.
Yazarın Tüm Yazıları