Nasıl kanser oldum

BEN Tuncer Çelik, 1971 doğumluyum. Beş yıldan beri kanser tedavisi görüyorum; boğazımın sağ tarafında bir şişlik var. Akciğerlerimi tamamen sarmış vaziyette.

Türkiye’nin en iyi profesörlerine gittim, 9 kez biyopsi, iki sefer de açık ameliyat oldum. Bu arada ses telim kesildi. Hangi tümör olduğu konusunda da bir isim konulamadı. Marmara Üniversitesi Onkoloji, İstanbul Onkoloji ve Tansan Onkoloji merkezlerinde tedavi gördüm. Şimdiye kadar 7 kür kemoterapiye girdim, yine bir sonuç çıkmadı. Ben geçmişte 30-40 işçi çalıştırıyordum, şimdi çöktüm, bütün bu tedavilerim için 400 milyarım gitti.

Öksürüyorsunuz...

- Böyle, 100 metre yürüdüğümde nefesim kesiliyor. Sigara içmedim, bir kahvehanede oturmuşluğum yok. 10 yıl spor yaptım; ancak Dilovası’ndaki koşullar nedeniyle bu illete yakalandım.

Şu anda neredesiniz?

- Gökçeada’da montaj (çit) işçiliği taşeronluğu yapıyorum. Yarın döneceğim. Dilovası’ndaki ölümlerin % 65’inin kanser vakaları olduğunu biliyor musunuz? Bu oranın Türkiye ortalamasının beş katı olduğunu söylüyor uzmanlar.

Şimdi...

- Üç çocuğum var, ölümü bekliyorum. Bizim Orhangazi Mahallesi’nde 28 kişi kanser vakalarından öldü. Şu anda da yüzlerce vaka var, komşularımdan birçok kişi tedavi oluyor. Amcamı 1.5 ay önce aynı illetten kaybettik. Anne karnındaki çocukların bile hücrelerinde kanser tümörü vardır.

İnsan denize düşer yılana sarılır ya, artık o imkán bile yok.

Kimi suçluyorsunuz?

- Dilovası’nda zehir saçan fabrikaları... Arıtmalarını ve filtrelerini tam kullanmıyorlar. Dilovası zaten çukur bir alanda; herhangi bir saatte gelin Çolakoğlu ve Diler’in çıkardığı zehirli dumanları izleyin. Bazı fabrikaların da gece 24.00’ten sonra ne saldıklarına bakın.

Kara bulutlar, ben buna ölüm dumanı diyorum; Dilovası’nın üzerine çöküyor. Hiçbir bölgede olmayan şeyler burada, insanlar kötü şartlarda yaşıyorlar. Doğmadan zehirleniyorlar. Bütün bunlara karşı kimse kılını kıpırdatmıyor.

Bu kadar ilaç harcamasını nasıl karşılıyorsunuz?

- Çok pahalı, üç aydır cebimde gezdirdiğim reçetedeki ilaçlarımı alamıyorum.

Glivec tablet 4 milyar 109 milyon, Sandostatn iğne ise 977 milyon; bunları her ay nasıl alabilirim ki... Kartal Araştırma Hastanesi’nde rehin kalan hastaların % 30’unun Dilovası’ndan gelenler olduğunu göreceksiniz. Ben 2003 yılında belediyenin önüne insanları çağırdım, nasıl mücadele edeceğimiz konusunda hareket edelim dedim; ama sonuç alamadım. Artık takatim kalmadı.

Dilovası...

- Kanser tarlası... Dört tarafı çürük... Sağı solu, önü arkası, altı üstü kimyasal tesislerle sarılmış vaziyette. İnsan hayatının hiçe sayıldığı bir bölge... Şimdi Organize Sanayi Bölgesi statüsüne girdiğine göre, denetim ve kontrol ne olur bilemiyorum....

DYO: Biz de çevreciyiz

DİLOVASI’ndaki çevre kirliliği ile ilgili yazılarımız üzerine açıklama yapmayan bir tek DYO kalmıştı... Genel Müdür Hüseyin Çeliker ve İşletme Müdürü Ufuk Çelebisoy gönderdikleri ortak açıklamada, Dilovası’ndaki bu sorunu gündeme getirmemizden ötürü memnun olduklarını belirtiyorlar.

Baca gazlarının her türlü analizden geçirildiği, çevre ve insan sağlığına zararlı etkisinin olmadığı belirtilen açıklamada şöyle deniliyor:

‘Üretimde kullanılan toz hammaddelerin işlenmesi sırasında oluşan tozların da, sulu sistem toz tutucu aspiratör sistemi tarafından dış ortama verilmesi engellenmektedir. İşletmemiz içinde üretim sonucu oluşan her türlü atığın çevre kanunlarına uygun şekilde bertaraf edildiğini de ve bunun belgelendirildiğini de özellikle belirtmek isteriz. Tüm katı atıklar çevreye zarar vermeden Kocaeli Belediyesi’ne ait İZAYDAŞ’a imhaya gönderilmektedir.’

Böylece iki demir-çelik tesisi dışında bütün fabrikalar ne kadar çevreci olduklarını açıkladılar. Ne yazık ki, oradaki yaşam sağlıksız bir tablo ortaya çıkartıyor. Neden?

18.300 avukat sandık başına

TÜRKİYE’deki 53 bin avukattan 18.300’ü İstanbul Barosu’na kayıtlı. Ülkedeki 2.500 stajyer avukatın yarısı da İstanbul’da... Son iki yılda 2.000 avukatın üye olduğu Baro’nun, yarından itibaren iki gün sürecek kongresi başlıyor.

126 yıllık geçmişi olan İstanbul Barosu, Tokyo’dan sonra dünyanın ikinci büyük barosu. Lütfi Kırdar’daki kongrede, şimdiki baro başkanı Kazım Kolcuoğlu’nun ‘Önce İlke-Çağdaş Avukatlar Grubu’nun ağırlığına karşılık, Bahri Belen’in ‘Çağdaş Avukatlar Grubu’; Mustafa Kuran’ın ‘Meslekte Birlik’, Muharrem Balıcı’nın ‘Çağrı Grubu’ ve Ferit Hakan Baykal’ın da ‘Hukuk Grubu’ güç gösterisi yapacaklarlar.

AB İlerleme Raporunda, adil yargılama hakkının kullanılması, hakim ve savcı sayısının yetersizliği, avukatlarla ilgili savunmayla dönük değişikliklerin istendiği bir dönemde yapılacak kongre için Baro Başkanı Kazım Kolcuoğlu, ‘Yeni hedefler için yetki ve görev istiyoruz’ diyor.

Kongrede ‘kirlilik’ olmaması için afişli propagandayı kaldırdıklarını, her adayın barkovizyondan tanıtılacağını, oylama için 17 bölgeye servis konulduğunu belirten Kolcuoğlu, dağınık olan yargının merkezileştirilmesi için adliye binaları yapılmak üzere Kartal, Bakırköy ve Çağlayan’da arazi tahsisleri; avukatlara sağlık hizmetleri ve sigorta olanağı sağladıklarını, adliyelerde sağlık üniteleri açmaya başladıklarını ve 10 stajyerin Frankfurt’a eğitim amacıyla gönderildiklerini anlatıyor.

Bedellileri AKP’liler kışkırtıyor

TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı Cengiz Kaptanoğlu’nun açıklamalarıyla bedelli askerlik yeniden gündeme geldi. AKP’liler her defasında bu tür konuları sık sık gündeme getiriyorlar, sonra da arkasında durmayarak umutları boşa çıkarıyorlar.

Bir yıldır aynı şeyi söylüyorlar; yeterli talep olduğunda çıkacak! Peki 400 bin gencin talebi yeterli değil mi? AKP hükümeti bedelli askerliği açık artırmaya mı çıkardı?

Yerel seçim öncesinde de Başbakan Erdoğan bedelli askerlik talebinde bulunanların askerlik şubelerine dilekçe ile başvurmalarını söylemişti. Dilekçe verenlerin başlarına ne geldiğini hepimiz biliyoruz. Dilekçedeki adreslerinden yerleri tespit edilen asker kaçakları bir bir evlerinden toplanarak askere alındı. Başbakan’a güvenenler kendini bir anda askerde buldu, hazırlıksız, alelacele askere alındıkları için işleri güçleri darmadağın oldu, düzenleri bozuldu.

Milli Savunma Komisyonu üyesi olduğum için binlerce mesaj, cep mesajı ve e-mail geldi. Gençlere ne cevap vereceğimi ben de bilemiyorum. AKP’ye güvenip bekleyin desem, yine söylediklerinin arkasında durmamalarından çekiniyorum. Bundan bir şey çıkmaz desem gençlerin umutlarını kırmak istemiyorum. Bu nedenle AKP hükümeti gençlere net bir açıklama yapmalı ki herkes ne yapacağını bilsin. Bu işin böyle sürüncemede kalması askerlik kurumunu da zedeliyor?

Hasan ÖREN CHP Manisa Milletvekili

Mesaj panosu

CHP
İstanbul Gençlik ve Kadın Kolları Kongreleri yapılıyormuş... Bir grup parti üyesi ‘Kimlerin haberi oluyor acaba?’ diye soruyor? ‘İl örgütü, üyelere kapalı kongrelerin yapılmadığı halde yapıldı diyor. Kongre değil atama yapılıyor, tutanağı da bu şekilde düzenliyorlar. Ümraniye ve Sarıyer’de Gençlik Kongreleri ne zaman, nerede yapıldı? Kartal’da her iki kongre neden yapılmıyor? Bizim öğrenibildiklerimiz bunlar. CHP’ye DSP’vari kongre yakışmıyor.’
Yazarın Tüm Yazıları