2014’ün falı

Haberin Devamı

ÖNCE tarihe bir not düşelim. Bugün 365’inci gününü yaşadığımız 2013 yılı tarihin unutulmayan sayfalarında, İstanbul’dan İzmir’e, Hatay’dan Ankara’ya biber gazları ve Toma’ların fıskiyeleri eşliğinde bir toplumun silkinip kendine gelmesi olarak yerini alacak.
İktidarın kendi yaşam tarzını benimsemeyen kesimi yok sayan yönetim anlayışının toplumda yarattığı tepki Gezi Parkı patlamasını yarattı. Muhafazakar bir toplum yaratma iddiasıyla vatandaşın kaç çocuk yapacağından kürtaj yasağına, içki baskısından kız-erkek arkadaşlığına kadar özel hayatın pek çok alanına müdahale, inanılmaz bir rant hırsıyla çevreyi, kültürü, sanatı umursamaz uygulamaların özellikle gençlerde büyük bir birikime yol açtığı ortaya çıktı. Bir kıvılcımla başlayan patlama hayal bile edilemeyecek boyutlara ulaştı. Başta İzmir olmak üzere çok kısa sürede bütün ülke ayağa kalktı.
Eylemlere damgasını vuran ise alışageldik vurdulu kırdılar görüntüler değildi. Tarih Gezi Parkı’nı gençlerin inanılmaz bir yaratıcılıkla hazırladıkları sloganlarla, ‘Duran Adam’, piyanolu protesto gibi eylemleriyle hatırlayacak.

Haberin Devamı

2014’ün falı

Saatli bomba

Tepkilerin üzerine büyük bir hoşgörüsüzlükle ve kaba kuvvetle gidilmesi emri ise Başbakan’ın en büyük hatası oldu.
Halbuki 2013 Haziran ayına kadar hükümet yıkılması çok zor bir kale görüntüsü veriyordu. Hiç dokunulmaz sanılan paşalar, subaylar Balyoz ve Ergenekon davalarıyla demir parmaklıklar arkasına gönderilmişti. Cılız muhalefet alternatif umudu yaratmıyordu. Gelişmeler Erdoğan’ın Başkan seçilip tek adam olma hayallerini gerçekleştirmeye çok yakın olacağını düşündürüyordu.
Ama Erdoğan ve çevresi gibi toplumun büyük bir kesimi dipten gelen dalganın farkında değildi. Gençlerin öncülüğünde Gezi Olayları’yla bu dalga kabardı ve sonrası malum...
Gezi Parkı’ndaki tavrıyla başta ABD ve AB olmak üzere uluslararası toplumda yalnız kalan Erdoğan’ın en büyük destekçisi Cemaat’le ilişkilerinde sorunlar başladı. Sonrası malum... Dershanelerin kapatılmasıyla ateşlenen fitil bedduayla patlamaya dönüştü. Yolsuzluklar, skandallar, hapse giren bakan çocukları, ayakkabı kutularında bulunan milyonlarca dolarlar, görevden alınan emniyet görevlileri, paralel devlet ve fitne suçlamalarıyla, yargının, savcının polise söz geçiremediği devasa bir devlet krizine dönüştü.
Türkiye Cumhuriyeti devleti 2013’ün son haftasına kucağında böyle bir saatli bombayla girdi.
Bu olaylardan sonra yapılan tahminlerin isabet şansı çok az ama yine de 2014’ün falına bakmaya çalışırsak kristal kürede şöyle bir tablo görebiliriz:

Haberin Devamı

Yerel değil genel seçim

Öncelikle 30 Mart 2014’te yapılacak yerel seçimleri artık genel seçim gibi görmemiz lazım. Yeni cephelerin oluşturulacağı bu seçimlerde herkesin gerçek gücü sınanacak. Cemaat büyük bir ihtimalle her bölgede AKP’ye karşı en güçlü muhalif adayları destekleyerek Erdoğan’ı çok övündüğü ve bu yüzden tek adamlığa soyunduğu yüzde 50 oranını aşağı çekmeye çalışacak. Böylece yerel seçimler 2015 genel seçimleri için hazırlık sınavı niteliğinde olacak.
Seçim sonuçlarında ortaya çıkan tablo ise cumhurbaşkanlığı seçimleri ve büyük bir ihtimalle erken genel seçim için yol haritası olacak. Erken seçim muhtemel bir ekonomik krizi önlemek için de tek çare olacak. Büyük bir ihtimalle de sandıktan koalisyon çıkaracak millet, tek adam istemediğini bütün dünyaya ilan edecek.
Zor ama umutların tükenmeyeceği bir yıl geçirebilme dileğiyle...

Yazarın Tüm Yazıları