2010’un getireceği fırsatlar var ama

2010 yılı hâlâ belirsizliklerin ortadan kalkmayacağı, iniş çıkışların yaşanabileceği, büyümenin düşük kalacağı bir yıl olacak ama ekonomik konjonktürün getireceği fırsatların olacağı da kesin.

Haberin Devamı

Örneğin Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Genel Müdürü Halil Eroğlu, 2010 yılının yatırım bankacılığı açısından fırsatlarla dolu olacağını söylüyor.

Uzun zamandır yaşanmayan halk arzların 2010’da gerçekleşmesini bekleyen Eroğlu, yanı sıra elektrik üretim ve dağıtım özelleştirmeleri başta olmak üzere, satın alma danışmanlığı işlemlerinin yoğun olacağı bir yıla girdiklerini kaydetti.

Halil Eroğlu’nun umutlu olduğu bir başka alan ise; bir türlü gerçekleşemeyen, çağdaş ülkelerde reel sektör finansmanında önemli payı olan özel sektör tahvillerine ilişkin. Düşen TL faizlerinin özel sektör tahvil ihraçlarının (ÖST) artmasını teşvik edebileceğinin altını çizen Eroğlu, ÖST’lerin, firmalara düşük ihraç maliyeti yani finansman imkanı sunarken, yatırımcılara devlet tahvilinin üzerinde getiri fırsatı sağlayabileceğini, bu nedenle talep bulabileceğini söylüyor. Eroğlu, ÖST ihracının önünde engel olan bazı mevzuatların son dönemde kaldırılmış olmasını da olumlu bir gelişme olarak sayıyor.

Türkiye’nin not artışları ve yurt dışında düzelen morallerle ülkeye doğrudan sermaye girişi olabileceğinin altını çizen Eroğlu, gerek birincil gerek ikincil sermaye piyasalarının yeni yılda aktif olmasını beklediklerini kaydediyor.

Faizlerin yükselmeye başladığı bir senaryoda dahi yerli ve yabancı bir çok yatırımcı için tatminkar gelir potansiyelinin sermaye piyasalarında olabileceğini ifade eden Eroğlu, artan iyileşme sinyalleri ile birleşme ve satınalmalar hızlanırken, borsaların getiri fırsatı sunmaya devam edeceğini tahmin ediyor.

Buna karşılık TSKB Genel Müdürü Halil Eroğlu da her bankacı gibi reel sektörün durumu, siyasi gerilimin artması gibi önemli risklere dikkat çekiyor.
Özetle; ekonomik olarak hem küresel hem bize özgü zorlukların devam edeceği bir yıla giriyoruz. Ancak Eroğlu’nun sözünü ettiği; toparlanma sürecine ilişkin yeni ekonomik fırsatlar da var. Ancak bu fırsatların bile, bence, yaşanan siyasi gerilim nedeniyle heba edilmesi tehlikesi ile karşı karşıyayız.

ADANA’NIN TEPKİSİ


Geçen gün telefonla konuştuğumuz Adana Sanayi Odası Başkanı Ümit Özgümüş çok tepkiliydi. Adana’daki tüm oda ve borsaları, yani meslek grupları birleşip bir ortak metin kaleme almışlar ve başta Başbakan Tayyip Erdoğan olmak üzere ilgili bakanlara gönderip tepkilerini iletmişler. Tepkili oldukları konu; teşvik sistemi değişmesine rağmen, eski teşviklerin de yürürlükte olması ve ikili sistemin süresinin uzatılması için yapılan girişimler.

Eski yasanın neden olduğu haksız rekabetten en çok etkilenen illerden birinin Adana olduğuna dikkat çekilen yazıda, kentin önemli sanayi kuruluşlarının eski teşvik yasasından kaynaklanan haksız rekabetle mücadele edemediği için kapandığı, Adanalı sanayicilerin kenti terk ederek Osmaniye’ye yatırım yapmayı tercih ettiği, alınan göçün de etkisiyle işsizliğin patladığı, sosyal dengelerin alt üst olduğu ifade ediliyor. TÜİK verilerinin Adana’da işsizlik oranının yüzde 20.5 ile kentin kaldıramayacağı boyutlara ulaştığını gösterdiği söyleniyor.

Adanalılar çok haklı; tam teşvik yasasını düzelttik derken, birçok sıkıntıya neden olduğu ispatlanan eski teşvik sisteminin devamı ise gereksiz. Bildiğim kadarıyla eski ile yeni sistemin birlikte olması, bütçede öngörülmeyen 1.5 milyar TL’lik bir ek yük de getiriyor. Bu nedenle  başta Başbakan Yardımcısı Ali Babacan olmak üzere ilgili bakanlar da bu uzatmaya karşı.

Adana oda ve borsaları adına konuşan Sanayi Odası Başkanı Özgümüş, hem haksız rekabete, hem kaynak ısrafına yolaçan bu uygulamanın uzatılmayacağına inandığını söylüyor ama bence, siyasi nedenlerle böyle bir karar çıkma ihtimalinden de  çekiniyor...

Yazarın Tüm Yazıları