2005, dübeş!

ŞANSA bakın 2005 (iki bin beş), tavlada dübeş ile tunç kafiye oluyor. Avrupa Birliği ile de ‘kemiğin iliği’ kafiyeli oluyor ama ilik de kemik de bizim.

Bu kötü haberden sonra isterseniz, nabızları şerbetleyen medya falcılarına inat, biz de Türkiye’nin 2005 kahve falına bakalım. ‘Vaziyetin durumu Et ve Balık Kurumu’ diyerek fincanın ağzını havaya çevirelim:

* * *

Taştan oyulmamış fincanın iç cidarında, Mersin’deki Kanlıdivane’nin doruğundaki kaya kabartmalarına benzeyen üç adet zat-ı muhterem hurûc eylemiş! Üç mütefellis mütefekkir, üç fikr-i galat Mesihi, üç mürşid-i hudá-furûşán! (Üç müflis düşünür, üç yanlış düşünce Mesihi, üç ikiyüzlü sofular şeyhi!)

‘Kimdir bu üç zát-ül hareke?’ deyu istinták ettim, yani ‘Kimdir bu üç kendi kendine hareket eden cisim?’ diye sordum. Ki ‘Kimdir bu saygıya değer üç kimse!’ anlamına dáhi gelir. Siz bu üç yorumdan beğendiğinizi seçin!

Bu soru üzerine, bir ‘Beşinci Melek’ boruyu öttürdü. Gökyüzünden yeryüzüne düşen bir yıldız gördüm. Ona Derinler Kuyusu’nun anahtarı verildi. Derinler Kuyusu’nu açtı. Kuyudan büyük bir ocaktan çıkarcasına duman çıktı. Kuyunun dumanlarından güneş ve hava karardı. Dumanın içinden çekirgeler çıktı. Yeryüzü akreplerinin yetkisine benzer bir yetki verildi bunlara. Çekirgelerden biri gelerek kulağıma fısıldadı:

‘Şu sağ taraftaki zat, álem-i fánide Fethullah Gülen olarak tesmiye edilir. Muhterem, ihracat-ı fikr ile intihálátı birbirine karıştırdığı için Vilayet-ül Müttehid-ül Emerikiyye’de yaşamaktadır. Çekirgenin uhrevi lisanıyla söylediklerinin yerleşik Türkçe’de anlamı şöyledir: ‘Bu sayın, dışarıya düşünce gönderme (üretme) ile düşünce yürütmeyi birbirine karıştırdığı için ABD’de yaşamaktadır.’

Bunun üzerine bir boru ikinci kez öttü.

Çekirge tekrar kulağıma konuştu: ‘Ortada duran zat-ı muhtereme Said Nursi, nám-ı diğer ile Said Kürdi denir. Kendisi bazı fosmodern müridán tarafından ‘World’s best thinker’ (Dünya düşünce güzeli) olarak seçilmiştir. Boncuksuz kaldıkları için, sağdaki zátın ev sahibinin tavsiye ve tálimatı üzerine pırtısında boncuk aramaktadırlar.’

Bunun üzerine bir boru daha öttü.

Çekirge kulağıma üçüncü kez konuştu: ‘Sonuncu kabartma dár-ül-fünûn müderrisinden Şerif Mardin Bey’dir. Cumhuriyet muhalifi iklimde ‘İhván-ı Cumhuriyet-i Sáni’nin peder-i mánevisi’ kabul edilmektedir. (Yani İkinci Cumhuriyetçilerin tinsel babası sayılıyormuş. Öİ.) Kendisi Said Kürdi’nin müridi olarak tanındığı için iki kez Türkiye Bilimler Akademisi’ne alınmamış. Şimdi, şimdilik adı belli olmayan bir akademi kurup başına bu hocayı geçireceklermiş.’

(Yerim kalmadığı için fala devam edemiyorum. Veyl bu memlekete ki yeni yıl falında bu üç kabartma çıkmıştır! ‘Kendi düşen ağlamaz!’ demişler. Ama zırzır ağlıyorlar!)

* * *

NOT:
Yayalara saygı göstermeyen şoför ve sürücülerin, evimin önündeki çiçek tarhının üzerine otomobillerini park edenlerin, Cihangir sokaklarını köpeklerinin tersiyle kirletenlerin ve başkalarının sırtından kedi sevenlerin yeni yıllarını kutlamıyorum!..
Yazarın Tüm Yazıları