2003 için gezi rotaları

Bir yıl daha geride kaldı. Geçen yılı da yollarda geçirdim. Bir çok rotayı izledim, pek çok mekánda kaldım. Yani gittim, gördüm, yedim, içtim...

Bazı yerleri sevmedim, bazı mekánları ise bir türlü unutamadım. Bu hafta size gelecek yıl tatili için bir öneri paketi sunacağım. Ben bu adreslerde unutulmaz anlar geçirdim. Yani test ettim, onayladım...Sizin de hoşlanacağınızı umarım.

Yurt dışı gezginlerine

Slovenya, Nepal, Patagonya

Tatilini yurt dışında geçirmek isteyenlere önereceğim ilk adres Slovenya olacak. Her köşesi bir kartpostala benzeyen bu küçük ülkede geçirdiğim günleri hiç unutamıyorum. Özellikle Avusturya sınırına yakın, küçük bir gölün kıyısındaki Bled kentinde, kendimi bir masal diyarında sanmıştım. Slovenya Alpleri, kayak meraklıları için oldukça elverişli pistlerle dolu. Fiyatlar çok makul. Ayrıca bir araba kiralayarak Adriyatik sahiline inip, nefis balıklar yiyebilirsiniz. İkinci önereceğim yer, geçen hafta sizlere anlatmaya çalıştığım Nepal olacak. Katmandu Vadisi'nde bir masalı yaşayıp, ülkenin güneyindeki vahşi ormanlarda filler üstünde, heyecan verici bir safariye de katılabilirsiniz. Nepal'de konaklamak, yemek, içmek oldukça ucuz. Önemli olan hesaplı bir uçak bileti bulmakta. Arjantin'in güneyinde yer alan Patagonya ise bence dünyada görebileceğiniz en güzel coğrafyaya sahip. 2003 yılı tatili için iyi bir para ayırdıysanız ve unutamayacağınız bir yolculuk yapmak istiyorsanız, sizlere Patagonya'nın yalnız topraklarını hararetle öneririm. Bu geziyi yıllarca unutamayacağınıza garanti verebilirim.

ALTERNATİF: Alaska, Vietnam, Fas, İrlanda, İskoçya, Sicilya, Sardunya Adası

Güneyde iki cennet

Bördübet ve Göcek koyları

Bu yaz unutamayacağınız bir tatil geçirmek istiyorsanız, sizlere iki önerim olacak. Bunlardan birincisi, Datça Yarımadası'nda, Gökova Körfezi'nde Bördübet mevkiinde, bir dalyanın kenarında yer alan Golden Key adlı tesis. Ormanın içinde, gözlerden uzak olan bu tesis her anlamda mükemmel. Ağaçların arasına gerilmiş hamaklarda kitap okuyabilir, Gökova'nın masmavi sularında yüzebilirsiniz. Yaz tatili için önereceğim ikinci adres Göcek koyları olacak. Limandan kiralayacağınız bir motorla, eşi emsali bulunmayan bu koylarda denizin keyfini çıkartabilirsiniz. Burada konaklamak için, Göcek'e 20 dakika mesafedeki Gökceovacık Köyü'nde, bir tepeye kurulmuş olan iki evden ibaret Montenegro'yu önereceğim.

ALTERNATİF: Bozcaada, Çeşme, Eski Foça, Marmaris Turunç.

HAFTASONU KAÇAKLARI İÇİN

Hem damak hem tarih

Bu bölüm için birkaç rota önerim olacak. Birinci rota Tire, Ödemiş, Birgi: Tire, İzmir'e iki saat mesafede, şirin ve eski bir kasaba. Daracık sokakları, tarihî camileri, aşı boyalı evleri ile gezenleri kendine aşık ediyor. Tire'ye gelmişken Ödemiş'e gidip, buranın ünlü yağlı kebabının tadına bakmak lazım. Tabii oradan Birgi'ye uzanıp, geçmiş zamanın içinde dolaşmak gerek. Tire'ye her gidişimde Kaplan Köyü'nde, Kaplan restorana mutlaka uğrarım. Lütfü ve Hürmüz Hanım’ın hazırladığı ot yemeklerini ve Tire kebabını yemeden oradan ayrılmam. Size de öneririm.

İkinci rota Mudurnu, Göynük, Beypazarı: İstanbul tarafından gidiyorsanız yol üstündeki Mudurnu ve Göynük'e de uğramanızı öneririm. Beypazarı'nda eski mahalleleri gezdikten sonra, belediyenin Taş Mektep’te yaptırdığı restoranda yerel yemeklerin tadına bakmayı ihmal etmeyin.

Üçüncü rota Bursa, Mudanya, Tirilya, Cumalıkızık, İnegöl: Önce Mudanya üstünden Tirilya (veya Zeytinbağı). Tirilya'nın eski sokaklarını gezerken, mübadele öncesi süren dostça yaşamın izleri sizi biraz hüzünlendirebilir. Buradan da ünlü Tirilya zeytinini almanızı önereceğim. Bursa'dan gideceğiniz bir başka adres de Cumalıkızık köyü. Yaşayan bir müze olan Cumalıkızık'ta, eski Türk evlerine hayran kalacağınıza garanti verebilirim. Cumalıkızık'tan vakitlice ayrılabilirseniz, çok uzakta olmayan İnegöl'e gidip, meşhur köfte ile kendinize bir ziyafet çekebilirsiniz.

ALTERNATİF: İstanbul-İğneada (Çerkezköy, Saray, Vize, Kıyıköy, Demirköy)

YOL YAPMAYI SEVENLER İÇİN

Karadeniz’den Doğu’ya

Geçen yıl yaptığım, biri uzun diğeri kısa olan iki rotayı unutamıyorum. Bunlardan uzun olanında Amasya üzerinden Samsun'a geçmiş, kıyı kıyı Sarp'a kadar tüm Karadeniz'i arşınlamıştım. Tabii bu arada ana yoldan ayrılıp, muhteşem yaylalara uğramayı ihmal etmemiştim. Daha sonra Artvin'den içeri sapıp, Çoruh'un azgın sularıyla yarışa yarışa Erzurum'a inmiştim. Oradan Ağrı'ya, Doğu Beyazıt'a geçmiş, Türkiye'nin en doğu ucundaki yaşamlara konuk olmuştum. Daha sonra Van'da iki günlük mola verip, yüce dağların süslediği cennet benzeri toprakları gezmiş, yörenin yiğit insanlarıyla dostluk kurmuştum. Van'dan sonra Nemrut'un zirvesine çıkmış, ıssız yollarda dura dura, geze geze Bitlis, Muş, Bingöl, Elazığ'ı geçip Malatya'ya varmıştım. Ertesi gün erkenden Kayseri üstünden Nevşehir'e geçip, Kapadokya'nın sihirli görüntüsünü bir kez daha seyretmiştim. Oradan Aksaray'ı geride bırakıp Konya'da Mevlana'yı ziyaret ettikten sonra, akşam üstü kendimi Afyon'da kaplıcanın sıcak sularına terk etmiştim. Bir sonraki gün Kütahya, Bilecik, Adapazarı üstünden İstanbul'a varıp geziyi noktalamıştım.

Bu rotayı özellikle, arabayla gezmeyi sevenlere öneririm.

Önereceğim ikinci rotanın ilk durağında Truva harabeleri olacak. Çanakkale üstünden gittiğim Truva'da, bir taşın üstüne oturup, Homeros'un İlyada'sından Truva Savaşları'nı okumanın keyfine doyamamıştım. Oradan kıyı kıyı Assos'a gitmiş, zirvedeki Athena Tapınağı'ndan, güneşin batışını izlemiştim. Ege'nin alaca karanlıktaki görüntüsü beni adeta büyülemişti. Ertesi gün zeytin ormanlarının içinden geçerek, Kaz (İda) Dağları'nın güzel köylerinde konaklamış, has zeytinyağı ile yapılan yemeklerin tadına doyamamıştım. Bu rotayı da hararetle öneririm.

ALTERNATİF: İstanbul-Amasra (Adapazarı, Akçakoca, Ereğli, Zonguldak, Karabük, Safranbolu, Bartın)
Yazarın Tüm Yazıları