2002'nin özet dökümü

Güncelleme Tarihi:

2002nin özet dökümü
Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 2002 00:00

TÜRKİYE, bugün sona ermekte olan 2002 yılına, 2001 başında yakalandığı Cumhuriyet tarihinin en ağır ekonomik krizinin sarsıntıları içinde girmişti. Bundan bir yıl önce ülkeye hákim olan ruh hali, toplumun her katmanına yayılmış olan genel bir karamsarlıktı. Kriz, yüz binlerce insanı işsiz bırakmış, ekonomi ciddi anlamda daralmış, Türk insanında, özellikle de gençlerde geleceğe dönük hiçbir umut ve güven kalmamıştı.Türkiye, bu ruh hali içinde bocalarken, koalisyon hükümeti de AB'den müzakere tarihi alabilmek için demokratikleşme alanında atılacak adımlar konusunda kendi içinde çatlamıştı. HER ŞEY ECEVİT'İN HASTALIĞI İLE BAŞLADIGaliba 2002'nin nasıl sona ereceğini belirleyen gelişmeler zinciri, 4 Mayıs 2002 tarihinde Başbakan Bülent Ecevit'in hastaneye girmesiyle tetiklendi. Başbakan'ın ciddi sağlık sorunlarının olduğunun anlaşılması Türkiye'yi tam anlamıyla kilitledi.Ecevit, parti ve hükümet içinde yumuşak bir geçiş sağlamak gibi bir tercihe yönelmedi, bunun aksini yaptı. DSP lideri, sağlıklı olduğunu belirterek, görevini yürütebileceği hususunda ısrarcı oldu. Kamuoyu ikna olmayınca, inandırıcılık sorunu yaşandı. Ecevit'in sağlık durumundaki belirsizlik, kaçınılmaz olarak hükümetin geleceğine dönük senaryo ve arayışları gündeme getirdi.RAHŞAN HANIM ÖZKAN'I TASFİYE EDİNCE Bu spekülasyonlar, bu kez DSP içinde uzun zamandır bastırılan Hüsamettin Özkan-Rahşan Ecevit çekişmesinde kılıçların çekilmesine yol açacaktı. Ecevit, tercihini Özkan'ın tasfiyesi yönünde kullanınca, DSP ortadan ikiye bölündü. Bu gelişme, YTP'nin kuruluşuna kaynaklık etti. Kemal Derviş'in yeni parti konusunda İsmail Cem-Hüsamettin Özkan ikilisine söz vermesi de partinin kuruluşunda çok önemli bir itici güç oldu.Gelgelelim, yeni oluşumu kurduran Derviş, uzun zikzaklardan sonra tercihini CHP'den yana kullanıca, YTP açığa düştü. NASIL GİDİLDİĞİ ANLAŞILAMAYAN BİR SEÇİM Hükümet TBMM'deki çoğunluğunu yitirmişti. Bütün bu gelişmelerin ortasında MHP lideri Devlet Bahçeli, tek taraflı bir kararla 3 Kasım'da erken seçim istedi. Siyasi aktörler, bir mertlik gösterisi olarak erken seçim kararı aldılar. Sonradan pişman olup, bu kararı geri almaya çalıştılar. Ancak iş işten geçmişti.Seçimin, 3 Kasım tarihinde yapılacağı 1 Ekim tarihinde kesinleştiğinde, zaten seçime de pek bir zaman kalmamıştı. Kısa süren bir kampanya döneminden sonra 3 Kasım tarihinde sandığa gidildi. Seçim, AKP'nin ezici zaferiyle sonuçlandı. Hükümet partilerinin hepsi baraj altında kalırken, Türk merkez sağının çöküşü ve kadrolarının tasfiyesi gerçekleşti. Ancak sandığa giden seçmenlerin yüzde 45'inin iradesi TBMM'ye yansımadı ve ciddi bir temsil sorunu yansıtan iki partili bir Meclis ortaya çıktı. VE YENİ HÜKÜMETİMİZAKP lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın Meclis dışında olması, hükümetin kuruluşundan sonra karar alma mekanizmasında karışıklığa yol açtı. Bu arada, hükümetin iki aylık icraatına da genel bir dağınıklık hákim oldu.Hükümet, ilk büyük sınavını Kopenhag zirvesinde verdi. Bütün ısrarlı girişimlere karşılık, Türkiye müzakerelerin istenildiği gibi erken bir tarihte başlatılmasına dönük bir taahhüt alamadı, müzakereler 2005'e sarktı. Bu arada, AB sürecinin ilerlemesi, Kıbrıs sorununu 1974 Barış Harekátı sonrasındaki en kritik ve en sancılı yol ayırımına getirdi. Yıl sonuna yaklaşırken, AKP hükümeti, ABD'nin Irak savaşına dönük oldukça yüklü bir talepler listesini önünde buldu. Türkiye yeni yıla girerken, ABD kuzeyden cephe açmak ve 90 bine yakın askeri Türkiye üzerinden Bağdat'a doğru kaydırmak istiyor. Ankara, bu talebe yanıt vermekte zorlanıyor.Gözüktüğü kadarıyla, 2003'ün 2002'yi aratacağı konusunda da galiba şimdiden pek çok insan hemfikir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!