2001'in yıkamadığı

BAZI olaylar, dönemler vardır ki namı diğerdir...

Tanımlamak için uzun cümlelere gerek duyulmaz.

Dört rakamın sıralanması yeterlidir:

1917, 1923, 1945, 1946, 1950, 1960, 1968, 1971, 1980...

Ve 2001...

Yüzyıl sonra da, ikiz kulelerden, Afganistan'dan, Arjantin'den, dünya ekonomisinin içine girdiği bunalımdan söz ederken, uzun uzadıya izaha gerek duyulmayacak.

‘‘2001...’’ denilmesi yeterli olacak.

Bir dönüm, bir milat olarak tarihe geçecek, 365 günü de olaylarla dolu bir yıl...

Türkiye'de ve dünyada birçok kurumu, kişiyi, binayı, hatta ülkeyi hallaç pamuğuna çevirdi.

Türkiye'yi daha ilk günlerinde vurmaya başladı.

Ekonomik krizler, suikastlar, operasyonlar ve doğal afetlerle, insanları buldozer gibi ezip geçti.

Her şeyi önüne katıp, kökünden söküp savuran tayfun gibiydi...

Bu kadar büyük kábustan, hafif yara bereyle kurtulmayı başaranlar da vardı; Türk siyasetçisi...

Sağlam bir binanın tayfundan etkilenmesi kadar zararla atlattı.

Camı, çerçevesi kırıldı, kiremitleri uçtu.

‘‘Yıkılmadım ayaktayım’’ şarkısında olduğu gibi yerini korumayı başardı.

2002'DE SEÇİM YOK

İktidarıyla, muhalefetiyle, seçmen desteği en düşük olmasına rağmen, uzun ömürlü olabilmenin yöntemini kriz içinde buldu.

2001'deki bu direncine bakıldığında, 2002'de, doğal nedenlerle gelen zorunluluk haricinde siyasette büyük bir değişim beklenemez.

Öncelikle, 2002'de bir seçim olasılığı görülmüyor.

Kamuoyu yoklamalarından yola çıkıldığında, muhalefetin seçimi hararetle istediğini söylemek zor.

İktidar ise başlatılan reformlarının semeresini toplamadan seçime gitme taraftarı değil.

Dolayısıyla 2003'ün baharından önce bir seçime Ankara'nın siyasi kulisleri olasılık dahilinde görmüyor.

İKTİDAR İLİŞKİLERİ

Üst üste gelen krizler, koalisyonda Katolik evliliğine neden olduğundan, hükümetin dağılması ihtimali de az.

Falcı veya ekonomi yorumcusu deyimiyle; koalisyon içindeki dengeler açısından bakıldığında 2002'nin son aylarına kadar çatışmaya neden olabilecek bir gelişme gözükmüyor.

Buna rağmen, koalisyonu bekleyen en büyük tehlike, üç partiden birinin kamuoyunda yıldızının parlamasıyla ortaya çıkacak.

Bu durumda bile, bir partinin ayrılıp, muhalefetteki bir diğeriyle aynı programla kalındığı yerden hükümetin devamı olasılığı da bulunuyor.

Her ne kadar seçim gözükmese de son aylarda yaşananlar gösteriyor ki, iktidar partilerinin iç işlerinde sıkıntılarla karşılaşılacak.

Bu sıkıntıların aşılma yöntemi de bulunmuş durumda:

Anayasa'da bugüne kadar çok az başvurulmasına karşın, 2001'de sıkça kullanılan ‘‘bakanlıktan azil’’ veya partiden atılma...

Dolayısıyla, 2002'de bağımsız milletvekillerinin sayısında bir artış olduğunda kimse şaşırmamalı.

Sonuç olarak, her alanda büyük tayfunun yaşandığı 2001'de yıkılmadan ayakta durmayı başaran siyaset dengesinin, 2002'de doğal nedenler haricinde bozulması ihtimali görülmüyor.

Nice mutlu yıllara...
Yazarın Tüm Yazıları