18 yılda yeni bir Ankara yapılırdı

ANKARA, kentleşme yolunda ilerleyeceğine, mevcut belediyecilik anlayışıyla büyük bir köy olma yolunda ilerlemektedir.

Denilebilir ki, Ankara şansız bir başkent, Ankaralılar ise şanssızlığa mahkum olmuştur.
Bugün Ankara kentleşme sorunları yaşarken, Ulus’taki tarihi İş Bankası binası üzerine koyulan gecekondu bu köylüleşmenin net göstergesidir.
Burada biz yaptık, yapmadık tartışmasına da gerek yoktur.
Sözde, Avrupa kent ödülü alan Ankara’nın bir ulaşım sorunu var mıdır? Vardır. Hal böyle iken; belediye başkanı; “Mevcut imkanlarımızla metroları bizim yapabilmemiz kesinlikle mümkün değildir” demekle üzerinden ağır bir yükü atarken, Ankara’da neden dört bir yanı köstebek kanalına çevirdin diye soran da yoktur. Bu da yetmiyormuş gibi, Eskişehir Yolu üzerinde bir ucube olan demir kafesi sunta ile kaplayıp hayalet kaleye çevirmek neyin nesidir?
Ankara’nın bir trafik sorunu var mıdır? Vardır.O halde neye göre Avrupa kent ödülü alındı bilmek gerekir.
Caddeler paralı otoparka dönüşmesi trafiği ve yaşamı çıkmaz hale sokmuşken, EXPO 2020 fuarcılığından söz etmek şehirciliğin ne olduğunu bilmemektir.
Çünkü fuarcılık altyapı gerektirir, photoshop ile albeni kazanmış park ve havuz resimlerini sokaklara yapıştırmak olsa-olsa panayır kültürüdür.
Enerjinin bu kadar pahalı olduğu bir ülkede, binaları ışıklandırma girişimi, göz boyamaktan öteye gitmezken, yapılanlar da bundan ibarettir.
Bunun en bariz örneği; kimliği elinden alınan, 19 Mayıs 1943 tarihli Gençlik Parkı’na yapılan abartılı makyajdır.
Ankara’daki bulvar ve caddelerdeki düzensiz tabela kirliliği ve satıcı arabalarının yarattığı kirlilik ışıklansa ne olur, olmasa ne olur.
Denilebilir ki, gerçek bir kentleşme sorunu yaşayan Ankara, sahipsizdir. Çünkü Ankara, 18 yıldan beri palyatif tedbirlerle yönetilmektedir.
Oysa, 18 yılda yeni bir Ankara yapılırdı.
Ankara’da yoğunluğu görülen alt ve üst geçitler çağdışı bir uygulamadır.
Tandoğan Meydanı gibi bir-iki yere koyulan yaldız boyalı bir kaç keçi, köpek maketi, sanat ve hayvan sevgisini yansıtmaya yetmez.
Tarihi değerimiz, AOÇ parkları Atatürk’ün mirası olarak Ankara’nın merkezinde yegane mesire yeri iken, bu gün mezbele halini almıştır.
AOÇ’nin tüzel kişiliğini ve işletmelerini destekleyen bir kaynak olan, inşaatlardan çıkan hafriyatlar, para karşılığında AOÇ’nin boş alanlarına dökülürken doğal erozyon önlenmekte idi. Bu kaynak bugün kamyon başına 20 TL ile seyircisi olmayan ve Gökçeklerin elinde olan Ankaragücü’nün kalkınması için bağış kaynağına dönüşmüştür.
Ne demiştik, sahipsiz bir köy...
Tuncer KIRHAN

GÜNÜN SÖZÜ


“HER seçim sonrası kabine tekrar kurgulanır, Sayın Başbakanımız bir görevlendirme üzerinde çalışacaktır. Şimdiye kadar bu konuları bize sormadan yaptı. Bakar, eder, TV’den açıklar. Çoğu zaman biz de TV’den öğrenmişizdir. Kim, nasıl görev alır bu Başbakanımızın takdiridir.”
(Devlet Bakanı Ali Babacan)
Yazarın Tüm Yazıları