12 Eylül'den korkanlar için

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Akın Birdal'a sıkılan kurşunlarda güvenlik ve istihbarat birimlerinin suçu, ihmali büyüktür. Suikast bilmecesine bu pencereden bakıldığında yol ayrımı da bellidir. Önümüzde sadece iki seçenek vardır:

1) Kimilerine göre, Akın Birdal önce Şemdin Sakık'ın basına sızan ifadeleriyle yıpratıldı, akabinde tasfiyesi planlandı. Susurluk cinayetlerini andıran operasyon denendi, ancak başarısız olundu.

2) Ama yaygın görüş, Susurluk'ta sınıfta kalan ve çete temizliğini beceremeyen güvenlik birimlerinin ipleri elden kaçırdığı, tıpkı 12 Eylül öncesinde olduğu gibi olaylara seyirci kalmaya başladığı yönünde.

Gelin bu iki seçeneği birlikte tartışalım.

* * *

Önce ‘‘devlet cinayeti’’ senaryosunu ele alalım.

Akın Birdal'a iki ayrı tabancadan ve çok yakından toplam 13 kurşun yağdıran iki saldırgan ancak altı kez hedefi vurdu. Yani mermilerin yarısından fazlası boşa gitti. Bu oran taşeron katiller açısından bile son derece kötü bir performans sayılır.

İkincisi tetikçiler, kurbanla yüz yüze görüştü, ofisinde uzun sayılabilecek süre geçirdi. Tanıklar tarafından teşhis edilmeleri tehlikesi bir yana, eylemden sonra yakalanma riskini göze aldılar. Çok mantıksız.

Devlet cinayetlerinde amacın sadece tasfiye değil, gözdağı vermek olduğu da unutulmamalı. Bu yüzden Susurluk cinayetlerinde fail belli olmaz ama ortak imza yerine geçen işaretler kullanılırdı:

Mesela silah kurbanların başına dayanarak (bitişik atış diye tabir edilir), iki kurşun sıkılır. Ceset diğer faili meçhullerle karışmasın diye belirli bir bölgeye (Adapazarı yakınlarına) atılırdı.

Kamu cinayetlerinde stil değişikliği yaşanmış olabilir.

Ama devletin attığının yarısı boşa giden, eylemden sonra ele geçmemesi mucize sayılan katillere kadar düşmeyeceği kesindir.

* * *

Akın Birdal olayına kamu dahli yoksa da, kamu sorumluluğu büyüktür.

Çünkü kamu kontrollü terörden çok daha beteri, kamu tarafından beslenen terör ortamında gözü dönmüş canilerin cirit atmasıdır.

Devlete düşen, vatandaşın bağımsız yargıda hesap vermesini bekleyecek sabrı göstermektir. Şemdin Sakık'ın ifadeleriyle hedef haline gelen Akın Birdal'ın yargılanmasına kimse itiraz etmez.

Ama yargı kararına kadar her Türk vatandaşı gibi Birdal'ın da güvenliğinden devletin sorumlu olduğu bilinmelidir. O yüzden ‘‘Koruma istemedi’’ bahanesinin ardına saklanmaya çalışmak abesle iştigaldir. Zaten en azından tek bir sorunun yanıtı verilmelidir:

İnsan Hakları Derneği gibi giren-çıkanının güvenlik birimleri tarafından kontrol altında tutulacağı varsayılan bir mekânın yakınında olaya müdahale edecek tek bir polis veya istihbaratçı yok muydu?

* * *

Türkiye'yi 12 Eylül'e devletin terör karşısında aciz kalması sürükledi. O zaman iktidarda bulunan siyasi kadrolar hâlâ görevde...

Sanki tarih tekerrür ediyor.

Devlet kimi cinayetlere girişiyor. (İnanmayan Kutlu Savaş'ın raporunu okusun.) Ardından üniversitelerde kan dökülüyor, hedef olduğu cümle alem tarafından bilinen bir kişi vuruluyor. PKK, yabancı gizli servisler, avanak teröristler caddelerde rahatça kol geziyor.

Sözde bizim güvenliğimizden sorumlu olanlara tek bir önerim var:

Ya istifa etsinler, veya seçime gitsinler.

Beceriksizlikleri yüzünden aynı kaderi ikinci, pardon dördüncü kez yaşamak istemiyoruz.













Yazarın Tüm Yazıları