11 Eylül bize yeni kapılar açtı

Güncelleme Tarihi:

11 Eylül bize yeni kapılar açtı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2005 00:00

Geçtiğimiz cuma akşamı İstanbul Yedikule Zindanları’nda Yusuf İslam’la birlikte konser veren hip-hop grubu ‘Native Deen’ üç kişiden oluşuyor: Naim Muhammed (32), Joshua Salam (30) ve Abdülmelik Ahmet (30). İçkili mekánlarda sahneye çıkmayan grubun şarkı sözleri İslamiyet’i yüceltiyor, insanları namaz kılmaya çağırıyor.

Grubunuzun adı olan Native Deen’in anlamı nedir? Naim Muhammed: Deen, Arapça’dan geliyor. Din ve hayatı yaşama şekli anlamlarına geliyor. Native’in anlamı ise ‘yerli, ilk ve doğal’... Bütün şarkılarımızda İslami yaşamın hepimiz için en saf ve doğal yaşam biçimi olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.

- Türkiye’ye gelmeden önceki düşüncelerinizle şimdiki düşüncelerinizi karşılaştırır mısınız?

Joshua Salam:
Türkiye’ye gelmeden önce ülkenizin köklü bir kültüre ve tarihe sahip olduğu söyleniyordu bize. Şu ana kadar karşılaştıklarımız gerçekten çok güzel. Muhteşem tarihi eserlere sahipsiniz. İnsanlarınız çok cana yakın. Kültürünüzü ciddi anlamda tanımak istiyoruz.

- Diğer hip-hop gruplarıyla aranızda büyük farklar var. Bu farkları konuşalım mı?

J. Salam:
Müzisyenler şarkılarında ne yaşıyorlarsa, ne biliyorlarsa onları yansıtırlar. Fifty Cent, Eminem gibi hip-hop ikonlarından çok farklı bir yaşam biçimine sahibiz. Biz Müslüman bir toplumda büyüdük. Bizim kavgamız İslamiyet’i en doğru şekliyle anlatmak ve yaymak. İkincisi, onların müzik yapma amacıyla bizimkisinin arasındaki büyük bir fark var. Onlar, para ve şöhret için oradalar. Bizim tek bir amacımız var o da; İslamiyet’i daha iyi anlatabilmek.

- Hip-hop yıldızlarının ultra lüks hayatlarını görünce, şarkılarındaki isyan havası anlamını yitiriyor değil mi? Atıyorum garajında 10 tane Ferrari’si olan biri ne için isyan eder ki?

Abdülmelik Ahmet:
Onlar şovun bir parçası. Bizim amacımız da bu ikiyüzlülüğü yaşamamak. Şarkılarımızda öne çıkardığımız değerleri yaşıyoruz. Aramızdaki en büyük fark bu.

N. Muhammed: Aslında büyüdükleri ortamda şarkılarında bahsettikleri olayları yaşamış olanlar da var. Biz de oralarda büyüdük. Ama biz çıkış yolunun İslam olduğunu düşünüyoruz.

- Dini, ilahi müzikleri, hip-hop tarzı söyleme fikri nasıl ortaya çıktı?

N. Muhammed:
Bizim ‘Hadi ilahilerimizi hip-hop’la birleştirelim’ tarzı bir düşüncemiz hiç olmadı. Çünkü hip-hop hep içimizde vardı. Biz bu müzikle doğduk, fikirlerimizi bu müzikle anlattık. Amerika’daki Afrika kökenli insanlar için hip-hop bir yaşam stili. Bizim yaptığımız ise kendi dilimiz olan hip-hop’la İslamiyet’i anlatmak.

-11 Eylül’den sonra yaşanan değişimi anlatır mısınız?

N. Muhammed
: İlginç olacak ama 11 Eylül bize yeni kapılar açtı. Bu saldırıdan sonra Amerikalılar, İslamiyet’i anlamaya çalıştılar. Bu saldırı Amerikalıları, İslamiyet’le tanıştırdı. Bizim için bu iyi bir fırsat oldu.

ADLARIMIZ HÁLÁ ZORLUK ÇIKARIYOR

-11 Eylül’ü fırsat olarak mı değerlendiriyorsunuz?

N. Muhammed
: Hayır, yanlış anlaşılma olmasın. Benim anlatmak istediğim bu trajik olay Amerikalıların İslamiyet’e daha çok yoğunlaşmasını sağladı. Bu da bizim müziğimize olan ilgiyi arttırdı.

J. Salam: 11 Eylül trajik bir olay ancak bu saldırıdan sonra Amerikalılar, ‘Kim bu insanlar?’, ‘Nasıl yaşıyorlar?’ sorularını sormaya başladılar. 11 Eylül’den önce kendi içimizde küçük gruplara sesleniyorduk. Oysa şimdi Türkiye’deyiz. Sizden önce Afrika ülkelerini dolaştık.

-Ancak, 11 Eylül’den sonra Müslümanların Amerika’da çifte standartlara maruz kaldıkları bir gerçek.

A. Ahmet: Z
orluklar yaşıyoruz. En azından havaalanlarında adlarımız Muhammed ya da Abdülmelik olduğu için daha fazla bekliyoruz. 11 Eylül’den sonra İslamiyet’e olan ilgi arttı. Ancak çoğunluğun kafasında İslamiyet’e karşı negatif bir bakış var. İslamiyet’i öğrenmeye çalışmalarının arkasında kuşku ve korku duygusu var. Bu noktada bize düşen negatif duygulara rağmen ilgiyi lehimize çevirmek.

J. Salam: Evet adımız Muhammed olduğu için havaalanlarında daha fazla bekliyoruz. Ancak kitapçılara gittiğimizde de Kur’an satışlarındaki patlamayı görüyoruz. 11 Eylül’den sonra iyi ve kötü şeyler yaşanıyor. İnşallah Allah bu iki yaklaşım arasında bir balans yaratacak.

Bağımlıların aileleri, çocuklarının bizim müziğimizi dinlemesini istiyor

-Din değiştirerek mi Müslüman oldunuz?

N. Muhammed:
Hayır grubun bütün elemanları Müslüman ailelerin çocukları. Ama istersen Amerika’da Müslüman çocuk olmayı konuşabiliriz.

-Tamam konuşalım...

N. Muhammed:
Okulda dua ettiğin zaman ‘Hey niye ellerini yere koyuyorsun’ gibilerinden çocukların sözlü sataşmaları olur. Ya da ismin yüzünden kuşkuyla karşılanırsın. Türkiye’de herkes İslamiyet’in ne olduğunu biliyor. Ancak Amerika’da bir şeyin ne olduğunu bilmezsen o zaman korku başlıyor. ABD’de İslamiyet’e dair bir korku var. Bizlerin yapması gereken İslamiyet’i insanlara doğru anlatmak.

-Sizi sadece Müslümanlar dinlemiyor değil mi?

J. Salam:
Evet bizi dinleyen Hıristiyanlar da var. Bizim mescidi ziyaret eden Hıristiyan hayranlarımız var. Müzik her yerde aynı. Amerika’da aileler çocuklarını uyuşturucunun pençesinden kurtarmaya çalışıyor. Bizim alkol ve uyuşturucu karşıtı şarkılarımızı dinleyen aileler, çocuklarına uyuşturucuyu yücelten hip-hop şarkıcılarının yerine bizim parçalarımızı dinletiyor.

-Alkole, uyuşturucuya, silaha, şiddete karşı şarkı yaparsanız biraz ironik olacak ama aç kalırsınız. Bu şarkılarla para kazanılmaz!

N. Muhammed:
(Gülüyorlar) Adamım doğru söylüyorsun. Bu tür şarkılar hep iş yapar. Evet, Amerika’da bir sürü uyuşturucu ya da alkol bağımlısı var. Bu maddelere bağımlı olup da bizlere ‘Adamım doğru söylüyorsun’ diyenler de var. Bizleri okullara çağırıp şarkılarımızı söylememizi isteyen öğretmenler de var. Ama bu maddelere karşı olanlar daha fazla.

-Alkol satılan yerlerde konser vermiyorsunuz değil mi?

Abdülmelik Ahmet:
Vermiyoruz. Ama şu da var. Biz sadece kendi çevremiz içinde kalmak istemiyoruz. Yani açılmalıyız, insanlara İslamiyet’i öğretmeliyiz. Uygun ortamlarda daha geniş kitlelere konser vermeye çalışıyoruz.

-Peki, son soru. ‘Hey gidi günler hey’ eski Ramazanlar nasıldı sizin oralarda?

A. Ahmet:
Kültürler ne kadar farklı olsa da Ramazan coşkusu Nijerya’da da aynı New York’ta da İstanbul’da da.

N. Muhammed: Osmanlı’nın torunlarının yanında orucumu açmak büyük bir mutluluk.

J. Salam: Ramazan’ın anlamı zaten kaynaşmak. Buradayız ve sizinle kaynaştık.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!