100 yıl yaÅŸamak için Kafkas usulü çay için

Güncelleme Tarihi:

100 yıl yaşamak için Kafkas usulü çay için
OluÅŸturulma Tarihi: Åžubat 15, 2005 00:00

Gazeteci ErtuÄŸrul Akbay, Kafkaslar'da uzun ve saÄŸlıklı yaÅŸayan Türk ırkını inceledi. Sırrın Kafkas usulü demlenen ve yemeklerden önce içilen çayda olduÄŸunu ortaya çıkardı.Gazetelerde okumuÅŸ, televizyonlarda görmüş veya bir yerlerden duymuÅŸsunuzdur mutlaka: Dünyanın en yaÅŸlı insanları Kafkasya’da yaÅŸar. Bu insanlar yaÅŸlı olmakla birlikte, son derece güçlü-kuvvetli ve dinçtir. 100 yaşına gelmeyi veya geçmeyi de önemsemezler pek fazla. Çünkü aralarında 125, hatta150 yaşında insanlar vardır. Bu iÅŸin bir sırrı da çayda yatıyor. SUNUÅž...Kafkas usulü yaÅŸamakÄ°nsanların ÅŸaşırmasına alıştım artık.Spor salonunda, plajda veya havuzda gördükleri zaman dönüp dikkatle beni süzmelerine de alıştım.Adaleli vücudum kadar hayatla kurduÄŸum pozitif iliÅŸki de herkesi hayrete düşürüyor.Anti-aging, botoks veya sürekli diyet yaptığımı düşünenlerin sayısı hiç de az deÄŸil. Hemen belirteyim ki, bunlarla hiç iÅŸim olmadı, bundan sonra olmaz da. Nüfus cüzdanımdaki kayıtlara göre tam 66 yaşındayım.Evet, 66 yaşındayım ama beynim saÄŸlam, adalelerim kuvvetli ve cinsel gücüm yerinde.Bir baÅŸka ifadeyle, biyolojik yaşım 25.Beynim, adalelerim ve cinsel performansım 25 yaşındaki bir insanın özelliklerine sahip. Bütün bunları da Kafkasya’da yaÅŸayan insanların hayat tarzına ve uzun bir süre birlikte yaÅŸadığım Hint fakirlerinden aldığım 5 duyu eÄŸitimine borçluyum. (Bu eÄŸitimin nasıl yapıldığını ileriki günlerde sizlerle de paylaÅŸacağım.)Kendi kendimin kobayı oldumTam kırk yıldır, kendimi kobay gibi kullanarak Kafkas halklarının beslenme düzenini ve hayat tarzını uygulamaya çalıştım. Onlar gibi yiyip içtim, onlar gibi uyudum, onlar gibi seviÅŸtim. Kısacası, onlar gibi yaÅŸadım.Bir de, 1983 yılında genellikle 100 yıldan fazla yaÅŸayan Kafkas halkları üzerinde araÅŸtırmalar yapan Prof. Sultanov’la tanıştım. Ben, bölge insanının nasıl 100 yıldan fazla yaÅŸayabildiÄŸini merak eden bir gazeteci olarak Kafkasya’daydım. Sovyet Tıp Konseyi üyesi Prof. Sultanov ise 1945 yılından beri bu konuyu araÅŸtıran bir bilim adamıydı. Prof. Sultanov, yaptığı araÅŸtırmaların sonuçlarını paylaÅŸtı benimle. 100 yıldan fazla yaÅŸamanın nasıl mümkün olduÄŸunu örnekleriyle açıkladı.Ancak hemen belirtmeliyim ki, öyle sürünerek, baston veya hastabakıcı yardımıyla 100 yıl yaÅŸamaktan söz etmiyorum. Akıl saÄŸlığı, adale dayanıklılığı ve cinsel gücü yerinde olarak 100 yıl yaÅŸamaktan söz ediyorum. Bir de Hint fakirleri arasında geçirdiÄŸim aylar var. Orada da beÅŸ duyunun geliÅŸimi için nelerin yapılması gerektiÄŸini öğrendim. Zira, bir insanın iradesini güçlendirmeden, nefsine hakim olmadan bir yere varması mümkün deÄŸil. Bunun için öyle büyük masraflara girmenize, her lokma için kalori hesabı yapmanıza veya doktorlara avuç dolusu para dökmenize de gerek yok. Yenilenler, içilenler bir memurun, bir emeklinin bile bütçesine uygun. Bu yazı dizisini dikkatle okuduÄŸunuz zaman her biriniz bir ErtuÄŸrul Akbay olmayacaksınız belki ama birkaç hafta içinde beyninizin, adalelerinizin ve cinsel performansınızın nasıl deÄŸiÅŸtiÄŸini gözlerinizle göreceksiniz.Sadece siz deÄŸil üstelik, çevrenizdekiler de görecek. Kafkas halkları, votkaya, ÅŸaraba veya suya deÄŸil, çaya düşkündür. Bölgede en fazla tüketilen içecek çaydır. Prof. Sultanov’un veya baÅŸka bilim adamlarının yaptığı araÅŸtırmalar, insan saÄŸlığı açısından çayın önemini ortaya koyuyor zaten. Ancak, çay içmeyi bilmek ÅŸart. Aksi takdirde, akÅŸama kadar da çay içseniz, bir faydasını göremezsiniz. Çay içmeyi bilmek demek, öncelikle ne zaman içilmesi ve nasıl demlenmesi gerektiÄŸini bilmek anlamına geliyor. Kafkasya’da çay yemeklerden önce içiliyor. Sebebi de gayet basit aslında. Çayın içindeki ‘tein’ maddesi, midenin çeÅŸitli salgılarını harekete geçiriyor ve bu da sindirimi kolaylaÅŸtırıyor. Sindirimin kolaylaÅŸması ise hem midenin yorulmasını önlüyor, hem de yemeklerin iyi hazmedilmesini saÄŸlıyor. Yine çayın içinde bulunan ve en az ‘tein’ kadar önemli olan ‘tanen’ maddesi ise sindirim sırasında zararlı maddeleri ayrıştırıyor. Midenin en az kalp kadar hayati bir organ olduÄŸunu da biliyorsunuz herhalde. ÇAY NEDEN ÖNEMLÄ° Hakkında ÅŸiirler yazılan, ÅŸarkılar bestelenen çay bitkisi için ne denilse az aslında. Söz geliÅŸi, biraz önce sözünü ettiÄŸimiz ‘tein’in ‘tanen’le bileÅŸim içerisinde olması, neredeyse bilimsel bir mucize. Çünkü bu bileÅŸme sonucu ortaya çıkan saf ‘tein’in kuvvet verici ve uyarıcı etkisi, sinir sisteminin faaliyetini daha ölçülü ve daha sürekli kılmasına yarıyor. Ayrıca bu bileÅŸme, organizmanın enerjisini muhafaza etmesini de saÄŸlıyor. ‘Tanen’, tek başına bağırsaklar için de hayli önemli bir madde. Bağırsak hücrelerinin tahrip olmasını engellediÄŸi gibi, fazla tuz ve su kaybını da önlüyor. Sadece bu kadar da deÄŸil. Çay, her açıdan son derece zengin bir bitki. İçinde vitamin de var, mineral tuz, alkolitler ve mazı tozu gibi maddeler de. Öte yandan, B grubu vitaminlerle, C vitamini ve nikotin asidi açısından da son derece zengin bir kaynak. Ayrıca, damar sertliÄŸini önleyici P vitamini içerdiÄŸi de artık herkes tarafından biliniyor. Demir tuzu, magnezyum, manganez ve sodyum gibi mineraller, bakır, fluor, iyot ve aminoasit gibi temel elemanlar da cabası. Sporcular için de ayrı bir önemi var çayın. Antrenman veya müsabaka öncesi içilen usulüne uygun demlenmiÅŸ bir bardak ÅŸekersiz çay, sporcuya enerji vermekle kalmıyor, kendini daha diri hissetmesini de saÄŸlıyor. Aynı zamanda zihni bir uyarıcı olan çayın afrodizyak etkisi de var elbette. Zihinle birlikte bedeni de canlandırdığı için, cinsel performans katsayısını gözle görülür bir biçimde artırıyor. Bir kez daha tekrarlayalım: Bütün bu bilgiler, Kafkas usulü demlenen çay için geçerli. Çayı doÄŸru-dürüst demlemeyi bilmez veya sallama çaylarla yetinirseniz, fayda yerine zarar görmeniz kaçınılmazdır. Oysa, biraz sonra öğreneceÄŸiniz kurallara göre demleyeceÄŸiniz çaydan yedi-sekiz bardak içseniz bile bir zararını görmezsiniz. Aksine, sinirleriniz yatışır ve dilerseniz mışıl mışıl bir uyku çekersiniz.ÇAY NASIL DEMLENMELİÖnce küçük bir teknik bilgi: Demlik muhakkak porselen olmalı. DemliÄŸin altındaki su kabının o kadar önemi yok, ama demlik mutlaka porselen olmalı. Tozu alınmış çayı (YeÅŸil çay daha makbuldür), adam başına bir tatlı kaşığı hesabıyla porselen demliÄŸe koyun. Arkasından, akÅŸamdan kaynatılıp sabaha kadar dinlendirilmiÅŸ suyu da yarısını geçecek ÅŸekilde demliÄŸe doldurun. Peki ama neden akÅŸamdan kaynatılıp dinlendirilmiÅŸ su tavsiye ediliyor? Bunun da sebebi gayet basit: Bir gece önce kaynatılıp dinlendirilen su yumuÅŸar ve suyu sertleÅŸtiren maddeler dibe çöker.Bir sonraki aÅŸama ise, porselen demliÄŸi, daha önceden ocaÄŸa konulmuÅŸ ve içindeki su kaynamaya baÅŸlamış çaydanlığın üzerine yerleÅŸtirmekten ibaret. Böylece, porselen demlik kaynayan suyla beraber ısınacak ve içindeki çay yavaÅŸ yavaÅŸ demlenmeye baÅŸlayacaktır. Porselen demliÄŸin kaynayan kabın üzerinde 15-20 dakika kalması yeterlidir. Bu sürede, demlikteki çayın sıcaklığı 45-50 dereceyi bulacaktır. Arkasından, demliÄŸi indiriyorsunuz ve üzerini bir havluyla örterek beÅŸ-on dakika dinlenmeye bırakıyorsunuz. Aman dikkat, suyun kaynatıldığı kabın içini kaplayan kirece benzer tabakayı sakın kazımayın, aksine itina ile korumaya çalışın. Çünkü, kaynayan su sabaha kadar bekletildiÄŸi için suyun içindeki zararlı maddeler dibe çöküyor. Kirece benzeyen beyaz tabaka, filtre görevi yaparak bu maddelerin tutulmasını saÄŸlıyor. Böylelikle su yumuÅŸaklığını koruyor. Unutmayın, su ne kadar yumuÅŸarsa, çayın tadı, kokusu ve lezzeti o kadar güzel olur.ÇAYINIZ ARTIK HAZIRTürkiye’de benimsediÄŸimiz yöntemin aksine, bardaÄŸa önce kaynamış su koymanız gerekiyor. Yani, bilinen alışkanlığınızı tam tersine çevireceksiniz. Suyun üzerine de, istenilen ölçüde dem ekleyeceksiniz. Çünkü kaynamış suyun demin üzerine konması, demin sıcaklığının birdenbire artmasına neden oluyor. Bu da, çayın içindeki faydalı elemanların parçalanıp dağılmasına yol açıyor. Aman dikkat, içeceÄŸiniz çayın sıcaklığı hiçbir zaman 60 derecenin üzerine çıkmamalı.Åžeker konusunda da ciddi bir uyarımız var. Mümkünse çayınızı ÅŸekersiz için. EÄŸer ÅŸekersiz içemiyorsanız, ülkemizde ‘kıtlama’ denilen tarzı tercih etmenizi öneriyoruz. DoÄŸrudan çaya karıştırılan ÅŸeker, çaydaki kimi faydalı maddeleri yok ettiÄŸi için sakıncalı bulunuyor. Küçük bir uyarı daha: DemlediÄŸiniz çayı, en fazla yarım saatlik bir süre içinde bitirmeniz gerekiyor. Zira yarım saatten fazla bekletilen dem ağırlaşıyor ve faydalı eleman bakımından fakirleÅŸiyor. Afiyet olsun. Kekik çaya lezzet katar Kafkasya’da yaÅŸayan insanlar, çaya kekik katmayı neredeyse hiç ihmal etmiyorlar. Çünkü, bir kaşık kekik eklenmiÅŸ çay, saÄŸlık açısından çok daha faydalı özellikler taşıyor. Neden mi? KekiÄŸin içinde ‘oleum serpili’ denilen bir tür yaÄŸ var. Bu yaÄŸ, mide ve pankreas salgılarının düzenlenmesini, dolayısıyla da sindirimin kolaylaÅŸmasını saÄŸlıyor. Kekik ayrıca, mide spazmlarını engelliyor, kan dolaşımını hızlandırıyor ve böbrek kumlarının düşmesine yardımcı oluyor. Son olarak, kekiÄŸin ÅŸeker hastalarının ÅŸekerini düşürdüğünü, mide ve bağırsak aÄŸrılarına iyi geldiÄŸini de söyleyelim. NOT: DemliÄŸe atılacak iki yaprak taze adaçayı, içindeki vitaminler ve aroması sayesinde insana zindelik verir.BeÅŸ adımda Kafkas usulü çayPorselen bir demliÄŸin içine, adam başı bir tatlı kaşığı, tozu elenmiÅŸ çay konur.Önceden kaynatılıp soÄŸumaya bırakılmış su, yarısını biraz geçecek ÅŸekilde demliÄŸe doldurulur.Kapağı kapatılan demlik, daha önce ateÅŸe konulan ve fokur fokur kaynayan çaydanlığın üzerine oturtulur.Çaydanlığın üzerinde 15-20 dakika kalan porselen demlik, ateÅŸten alınır ve üzerine bir havlu örtülüp beÅŸ-on dakika dinlenmeye bırakılır.Servis yapılırken bardaÄŸa önce sıcak su, onun üzerine de arzu edildiÄŸi kadar dem ilave edilir. YARINYemek piÅŸirmek deyip geçmeyinÂ
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!