10’uncu yıl şerefine: Şef her zaman haklıdır

BUGÜN gazetesi yazarı Gülay Göktürk’ün dünkü yazısı “Okur eleştirisi” başlığını taşıyordu.

Haberin Devamı

Göktürk bir önceki yazısına (“Erdoğan mı seçtirdi?”, 13 Ağustos) gelen ve büyük bölümü “gazetenin yayın kriterlerine uygun bulunmayacak” seviyede olduğundan okuyamadığı eleştirileri konu ediyordu.
“Yayın kriterlerine uygun değildir” demek, “Küfür ve hakaret içeriyordu” demenin kibarcası oluyor, malum.
Göktürk’ün hakaretle karşılanan yazısında “futbol skandalı” mevzuunda Taraf’ta yayınlanan bir haberden yola çıkmıştı.
Habere göre Aziz Yıldırım bir telefon konuşmasında Başbakan Erdoğan’ın kendisine “Kimi istiyorsan onu söyle. Mehmet Ali Aydınlar mı olsun, Mahmut mu (Özgener)?” diye sorduğunu iddia ediyordu.

Ancak konumuzun futbolla bir alakası yok.
Çünkü Göktürk’e gelen tepkilere baktığımızda (yazabildiği kadarına tabii) suçlamaların futbol değil, siyaset ekseninde geliştiğini görüyoruz:
“Vay efendim, sen AKP düşmanı cephenin ekmeğine nasıl yağ sürersin!”
“Başbakan padişah gibi de olsa bizim iyiliğimiz için çalışan bir padişahtır ve onu baş tacı ederiz.”
“Başbakan yıpranırsa ne olacak? Kılıçdaroğlu mu gelecek? Peki daha mı iyi olacak? Ve sen bunun sorumlularından biri olmayacak mısın?”
Göktürk
, savunma hattını şöyle bir yere çekmiş:
“Bu yaptığımın uzun zamandır desteklediğim AK Parti’ye de en fazla yararı dokunacak tutum olduğunu düşünüyorum.
Eğer sizler de Erdoğan’ı ve AK Parti’yi seviyorsanız, onun hatalarını ilk söyleyen siz olmalısınız. Dostça ve önyargısızca; yıkmak için değil, düzeltmek için; zayıflatmak için değil, güçlendirmek için...”

Haberin Devamı

Hazır okuma parçası tavsiye etmişken, Ahmet Altan’ın Göktürk’e yakın sularda gezen ve pazar günü Taraf’ta yayınlanan “Böyle olmaz” başlıklı yazısını, Meral Tamer’in yine pazar günü Milliyet’te yayınlanan “10 yıl önce 10 yıl sonra” başlıklı yazısını öneririm.
Bu yazıların üstüne sindirim kolaylaştırıcı olarak Murat Belge’nin “Hayat Tarzı” başlığıyla Taraf’ta yayınlanan yazısı da ilginç olabilir.

Yazıların ortak noktası “liderlik” (Murat Belge’ninki hariç tutulmalı).
Meral Tamer 10 yıl önce AKP kurulurken Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmadan cümleler aktarmış:
“Kurmuş olduğumuz bu yeni siyasi partide asla bir lider diktatoryası oluşmayacaktır. Lider, katılımı ve kolektif düşünmeyi esas alan ve sonucuna uyan bir liderlik anlayışı içinde hareket edecektir” gibi cümleler...
Ahmet Altan da, Göktürk gibi “Dost acı söyler” damarından çalışmış:
“Başbakan gücünü böyle büyük bir rahatlıkla kullanmaya devam ederse, AKP’nin yıpranmasını dünyanın en sessiz basını bile engelleyemez.
AKP’yi destekliyorsanız, Erdoğan’ı güçlü bir biçimde uyarın.
Partisini medyanın sessizliği değil, onun hukuka ve demokrasiye uyması koruyabilir ancak.”

Haberin Devamı

Kimi hayranlıkla, kimi endişeyle izliyor ama Erdoğan’ın liderlik karizması ve kudreti hakkında kimsede şüphe yok.
Bu durumda bugün sırtımı yazılarını yasladığım meslek büyüklerime bir soğuk espri servis etmek isterim.
İnternet aracılığıyla “şakacı siteler”de, “komiklik silsilesi portalları”nda filan orijinal metninin tamamına ulaşabilecekleri, demodeden daha demode “Şefin İlkeleri” listesinin bir kopyasını yazı masalarına yakın tutsunlar.
10’uncu yıl şerefine siz de bu soğukluğa biraz katlanacaksınız, kaçış yok.
Yeni Türkiye’de lazımdır.
Nasıldı o liste?..

1- Şef haklıdır.
2- Şef her zaman haklıdır.
3- Şefin haksız olduğu durumlarda 1 ve 2’nci maddeler uygulanır.
4- Alçaklara kar yağar üşünür, şef her şeyin en iyisini düşünür.
5- Şefin kararı her zaman beğenilmese de savunulmalıdır.
6- Şefle dalaşacağına, dağı dolaş.
7- Şefin odasına kendi fikirlerinizle girer, şefin fikirleriyle çıkarsınız.


 

Yazarın Tüm Yazıları